Aktaş vakası ahlaki çürümenin AKP’yi de vuran halidir Aktaş vakası çürümenin AKP’yi de vuran halidir
Darıca Belediye Meclisi mayıs ayı olağan toplantısı ilk oturumunda gündem maddeleri ile birlikte CHP Grubu’nun 19 soru önergesinin okunup Başkan Muzaffer Bıyık tarafından yanıtlanması dâhil sona gelindiği ve herkesin salondan ayrılmaya hazırlandığı esnada CHP’li meclis üyesi Meral Kesici Kısacık bir kez daha söz aldı ve bence; gazeteciliği merkeze aldığımızda ise galiba sadece bence ortaya, “Pimi çekilmiş bir bomba” bıraktı.
Haber dün bu sitede, vakanın yaşandığının belgeli kesinliğinden ötürü, “iddia edildi” teriminden arınarak, “Oldu bitti” diliyle yer aldı:
"Seçim akşamı Darıca Aslan Çimento İlkokulu’nda oylar açılırken AKP oylarını “AKP” diye okuyan sandık başkanını, “AK Parti” demesi için uyaran AKP Yalı Mahallesi Başkanı ve belediye çalışanı Yusuf Aktaş, AKP İlçe'nin ikramı iftarlıkları AKP’liler hariç, tüm sandıklardaki masalardan kaldırdı.”
Ayrıca haberin sitemde yer almasının ardından Yusuf Aktaş’tan da herhangi bir yalanlama veya açıklama gelmediğini belirtirim.
**
Darıca Belediye Meclisi’nin son toplantısında da, bölgemizdeki eş zamanlı meclislerden ötürü, Gebze Belediye Meclisi’ni takibi tercih edince yerinde izleyemedim. Haber paslaşmasına gittim.
Bana pas edilen haberde CHP Grubu’nun tüm önergeleri yer almayınca Darıca BM CHP Grup Sözcüsü Özgür Çelik’ten verdikleri tüm önergelerin yazılı metinlerini isteyip edindim, yetinmedim.
Habercilikte objektifliğin gereği, belediyenin meclisi canlı yayınlamasının da getirdiği avantajla toplantıyı bant yayından izledim ve iyi ki de öyle yaptım. Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık’ın önergelere verdiği yanıtların yanı sıra…
Kısacık’ın gündeme getirdiği konu önerge harici kınamaydı ve önergeler arasında değildi.
Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık ile AKP Grubu Sözcüsü Enver Demirci tarafından da kınanarak doğrulanan vakada eksik detay, “Neden öyle oldu?” idi. Onun yanıtını da AKP Darıca İlçe Başkanı Köksal Şakar’dan aldım.
Haberde de, yorumun girişinde de var. Önce Aktaş’ı o eyleme tetikleyen nedeni sorgulayalım.
Öncelikle bence de AK Parti değil, AKP…
Detayına girmeyecek veya Türk Dil Kurumu’nun sitesinden sorgulamayacağım ama Adalet ve Kalkınma Partisi’nin AK Parti diye kısaltılmış hali, bence dilimiz kurallarına kesinlikle aykırı. AK Parti’nin açılımı Adalet ve Kalkınma PARTİSİ ise kısaltılış hali AK PARTİ olamaz…
AKP veya AK Parti diye tanımlama, kişilerin bir duruşunu da ifade edebilir ancak bütünü kapsamaz. AK Parti diyen AKP karşıtlarını da biliyorum, AKP diyen AKP’li veya ‘AK Partililer’i de. Zaten haberin bir yerinde var. Köksal Şakar, sandık başkanı ile de görüşmüş. “Ben AK Partiliyim. AKP demem ağız alışkanlığından” diye yanıt vermiş.
Öte yandan gözden kaçmaması gereken bir diğer detay, sandık başkanlarının yanılmıyorsam tamamı ama çok büyük çoğunluğu öğretmenlerden oluştu. İlgili sandığın başkanı, belki de bir Türkçe öğretmeniydi.
Benim AKP diye tanımlamamın tek gerekçesi, kamuoyunun ekserisinde gayet doğal bir şekilde oluşan, zaten kendimin de teşhir ettiği siyasi bir duruş ve gerekçeyle sınırlı değil. Detayıyla, yorumu gereksiz şişirmeyeyim…
**
Bu vakada sorgulanması gereken bence en önemli detay şudur…
Öncelikle Yusuf Aktaş’ı tanımam veya “tanımam.”
Ancak partisinin kimi etkinliklerinde veya başka ortamlarda karşılaşmış, hatta belki selamlaşmış bile olabiliriz.
Şunu öngörebilirim veya öyle olmasını en azından temenni ederim. Muhtemelen, pişman...
Tepkisinde haklı olabilir hatta empati yapalım, kendi siyasi duruşu ve düşüncesi temelinde haklıdır.
Ancak tepkiyi ifade biçimi tartışmasız yanlıştır. Partililerinin inkâr edemediği, savunamadığı, olması gerektiği şekilde kınadığı bir vakadır.
Bundan sebep vaka, AKP veya AKP Darıca’dan bağımsız, AKP Darıca’ya rağmen yaşanan bir vakadır.
Öte yandan…
Geçtiğimiz hafta ulusal basına da yansıyacak şekilde yaşandı..
İzmit’te üstelik AKP’li meclis üyesi, algı değiştirmek için yerlerde taklalar attı. Neyse ki, kameralar kayıttaydı.
Gerek İzmit, gerek Darıca’da yaşanan vakalar, 2002’den önce de elbette var olan ancak hele ki günümüzde zirvenin zirvesi yapan toplumsal ahlaki çöküşün, birer yansımasıdır.
İktidarın düne kadar oralı bile olmadığı ve giderek yükselen bu çöküntü artık AKP’yi de yaralamakta, belediye başkanından il, ilçe başkanına savunma ne kelime, kendi partilisini kınamaya sürüklemektedir.
Yorumun girizgahında da var. Yusuf Aktaş’ın siyaseten kendisinden aykırı bir arkadaşı veya belki de dostu Güven Kapucu özetle, “Tanırım, ederim. Yapmamıştır” demektedir.
AKP tipi ve bir takım istisnalar harici; belediyeler başta olmak üzere kamudaki istihdamda ehliyet ve liyakatin bir tarafa konulduğu biatın ön planda tutulduğu…
Günümüz Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan adlı aktif siyasetçinin yanılmıyorsam çok partili dönemden bu yana ülkemizde hiçbir lidere “nasip” olmayacak şekilde..
Her türlü zigzagına rağmen tabanı tarafından apayrı bir yerde tutulduğu zamanlardayız.
Güncel üzerinden…
Malum referanduma doğru giderken 2010 yılında Taksim’i 1 Mayıs’a açtığında “Demokrasi budur” derken de
2024’te ise ne büyük bir talihsizliktir ki üstelik bu ülkenin Cumhurbaşkanı sıfatıyla, emperyalizmin ekmeğine yağ sürercesine ayrıştırdan, ötekileştiren, kutuplaştıran söylemlerinde de…
“Vardır bir bildiği” diye sorgusuz, sualsiz alkışlanan, “Lider ötesi” bir konumdadır.
Darıca vakası da, Erdoğan’ın bu tutumunun tabanda karşılık bulmuş halidir…
**
Nihayetinde yorumu bağlarken..
Önümüzdeki günlerde detaylı haberleştireceğim de..
CHP’li belediye meclisi üyelerinden Avukat Dilan Güven, ocak ayında bir çocuğun hayatını kaybettiği kazayı merkezine aldığı soru önergesinde, “Elis Ada Şahin’in ölümüne sebep olan kazadan önce belediye personelinin karıştığı diğer kazalara dair detayların yerel basında yer almamasının Darıca Belediyesi ile bir ilgisi var mıdır?” diye de soruyor.
Bıyık bu detaya, “Basında hegomanyam yok, basına haber yapmama deme şansım da yok” diye yanıt verdi.
Bence yerel basın dâhil, basının da sorgulanması gereken bu detayda AKP’nin de payına düşen elbette var.
Özetle şunu söyleyebilirim:
2024 yılı mayıs ayı itibariyle Bıyık doğru söylüyor. Çünkü, söylemelerine gerek bile kalmadı. Gerekçesi farklı yorum konusudur ama özetle;
Genel ve yerel basını baskıyla veya varsa ilan desteği o ilanı keserek cezayla susturma çabasındaki genelde ve yerelde AKP iktidarı, yazılması gereken gerçeklerin önüne öyle bir geçti ki, günümüz itibarı ile kıpırdatmasına gerek yok.
AKP ve AKP'li belediyeler bölgemizde de vakti zamanında yazılmasın edilmesin diye neler yaptı, ben bilirim. Günümüzde bir şey yapmasına gerek kalmadı.
Ne yazık ki ve ekseri, bölgemizde de her basın o, bu veya şu gerekçeyle “Üç maymun”u oynuyor.
Biraz kendimi methetmek olacak ama bence ben, Gebze Emek’i iyi ki kurmuşum…
- Toplam 1 yorum
Hasan 10:37 - 08 Haziran 2024
Batı yakasında senin sayende meseleleri doğru görüyoruz üstad. İyiki varsın.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
- Ömeroğlu, Dilovalı’ya “Terörist” diyene toz kondurmadı 12 Haziran 2024 Çarşamba
- Çiftçi’nin keskin sirkesi Çayırovaya zarar! 30 Mayıs 2024 Perşembe
- Gebze’de KBB, AKP, MHP halkı gömdü. Halk da onları… 24 Mayıs 2024 Cuma
- CHP, Belediye Meclisi'nde AKP’ye o fırsatı vermemeli 23 Mayıs 2024 Perşembe
- Erkan Baş vakası, düzen işi “sosyalizm”dir 18 Mayıs 2024 Cumartesi
- Dilovası’nda kanser de “Yok” sayılınca yok olmuyor! 15 Mayıs 2024 Çarşamba
- Gebze’de “İbrahim Hoca” İttifakı Niye Kurulmadı? 11 Mayıs 2024 Cumartesi
- Darıca’da özel kalem müdürünün vasfı ne? 10 Mayıs 2024 Cuma
- Gebzespor “Resul Tat”lara mecbur! 09 Mayıs 2024 Perşembe
- Yargı ağır işliyorsa havadan sudan sebep! 01 Mayıs 2024 Çarşamba