
ULUSA VE DÜNYAYA ÇAĞRI Boykot. Dayanışma. Sokak
GSB’nin Filistin halkına destek eyleminde ulusal ve uluslararası emek hareketine çok yönlü boykot, Filistinli işçi örgütleriyle dayanışma ile savaşa soykırıma karşı her ülkede sokağa çıkma çağrısında bulunuldu
Gebze Sendikalar Birliği’nin İsrail işgali altındaki Filistin halkına destek için düzenlediği eylemde ulusal ve uluslararası emek hareketine çok yönlü boykot, Filistinli işçi örgütleriyle dayanışma ile savaşa soykırıma karşı her ülkede sokağa çıkma çağrısında bulunuldu. Eskiçarşı’daki tarihi çeşme önünde toplanıldıktan sonra 15 Temmuz Milli İrade Kent Meydanı’na yapılan kısa yürüyüşün ardından GSB’nin metni Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 2 No’lu Şube Başkanı Necmettin Aydın tarafından okundu.
Uluslararası emek hareketinin bir parçası Gebze Sendikalar Birliği olarak Filistinli işçi sendikalarıyla, kooperatiflerle, direniş odaklarıyla dayanışmayı büyütmenin, yalnızca insani değil aynı zamanda sınıfsal ve tarihsel bir görev olduğunun bilincinde olduklarını kaydeden Necmettin Aydın, “Buradan hem Türkiye'deki emekçilere hem de uluslararası sendikal harekete çağrımızdır” diyerek taleplerini sıraladı:
“İşgalci İsrail’e karşı ekonomik, siyasi ve örgütsel başta olmak üzere tüm boyutlarıyla bir boykot hattı oluşturulmalıdır.
Filistinli işçi örgütleriyle doğrudan ilişkiler kurulmalı ve karşılıklı dayanışma mekanizmaları hayata geçirilmelidir.
Savaşa, soykırıma, işgale, emperyalizme ve ırkçılığa karşı her ülkede sokaklara çıkılmalı; halkların ortak mücadelesi örülmelidir.”
Mitinge dönüşen yürüyüş ve basın açıklamasının onur konuğu Filistin Ulusal İşçi Sendikası Kudüs Temsilcisi Suzan Abdelselam oldu. Eyleme DİSK Nakliyat-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu, Genel Sekreteri ve Gebze Şube Başkanı Erdal Kopal, Uluslararası İlişkilerden sorumla genel merkez yöneticisi İlhami Erdem de katıldı.
Eyleme tespit edilebildiği kadarıyla;
GSB bileşeni sendikalar; Petrol-İş Gebze, Birleşik Metal-İş Gebze 1 ve 2 No’lu Şubeleri, Özçelik-İş, Lastik-İş, Tek Gıda-İş ve Nakliyat-İş’in Gebze Şubeleri; Eğitim-Sen ve Eğitim-İş’in Gebze’deki Kocaeli 2 No’lu Şubeleri;
Siyasi çevrelerden Türkiye İşçi Partisi, Emek Partisi, SOL Parti, Halkın Kurtuluş Partisi, Devrimci İşçi Partisi,
Sivil toplumdan Makine Mühendisleri Odası Gebze Temsilciliği, Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, Emekliler Dayanışma Sendikası, Birleşik Emekliler Sendikası başkan, yönetici ve üyeleri ile katıldı.
Yürüyüş ve basın açıklaması boyunca “İsrail’e boykot Filistin’e özgürlük”, “Filistin halkı yalnız değildir”, “Gebze’den Gazze’ye direnişe bin selam”, “Katil İsrail işbirlikçi ABD”, “Siyonist İsrail Ortadoğu’dan defol”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz”, “Nehirden denize özgür Filistin”, “Susma sustukça sına sana gelecek”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Özgür Filistin bağımsız Türkiye”, “Yaşasın sınıf dayanışması”, “Katil ABD Ortadoğu’dan defol” ve benzeri sloganlar atıldı.
Ayrıca kortejin en önünde, “Katil ABD – İsrail siyonizminin işgal ve katliamlarına karşı Filistin halkı yalnız değildir” yazılı, Gebze Sendikalar Birliği imzalı büyük boy döviz taşınırken işçiler üzerlerinde yine GSB imzalı irili ufaklı dövizlerle yürüdü.
Necmettin Aydın basın açıklamasında ayrıca şu görüşlere yer verdi:
“Bugün burada, sadece bir coğrafyada yaşanan acıyı değil, tüm insanlık vicdanını yaralayan bir adaletsizliği, bir soykırımı, bir halkın yaşam hakkına yönelik topyekûn saldırıyı haykırmak için toplandık. Bugün burada, Gebzeli emekçiler olarak Filistin halkıyla ve Filistinli emekçilerle dayanışma içinde olduğumuzu bir kez daha açıkça ilan ediyoruz!
Filistin halkı yaklaşık yüz yıldır emperyalizmin desteklediği Siyonist işgal, yerinden edilme, etnik temizlik ve soykırım politikalarıyla yüz yüze. 1948’den bu yana evlerinden, topraklarından, tarihinden koparılıp mülteci olan milyonlarca Filistinli ülkesi dışında hayatta kalmaya çalışıyor. 1967’den beri Doğu Kudüs’te, Gazze’de, Batı Şeria’da beş milyonu aşkın insan İsrail işgali altında ve dünyanın gözleri önünde her gün aşağılanıyor, öldürülüyor, aç bırakılıyor, kuşatma altına alınıyor.
Özellikle son iki yıldır Gazze’de süren saldırılar, artık hiçbir biçimde “çatışma” ya da “savaş” olarak adlandırılamaz. Bu, açıkça bir soykırımdır. Sivillerin, çocukların, kadınların, yaşlıların sistematik biçimde hedef alındığı; hastanelerin, okulların, su kaynaklarının ve tarım alanlarının bilinçli olarak yok edildiği bir kıyım yaşanmaktadır. Ve bu saldırılar, başta ABD olmak üzere Batı dünyasının emperyalist devletlerinin siyasi ve askeri desteğiyle sürdürülmektedir.
Biz Türkiye işçi sınıfının birikimini ve mirasını taşıyan Türkiye emek hareketi olarak, bu soykırıma ve işgalci politikalara karşı sesimizi yükseltmeyi tarihsel bir sorumluluk olarak görüyoruz.
Çünkü bizler, antiemperyalist mücadelenin içinden geldik.
1960’ların sonlarında Filistin davasına omuz veren Deniz Gezmiş’lerin öncülüğündeki devrimci gençler dünya halklarının özgürlük mücadelesini Türkiye’deki eşitlik ve özgürlük mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olarak görüyorlardı. Onlar emperyalizme, kapitalizme, Siyonizme ve her türlü işgalci zihniyete karşı Filistin’de direniş mevzilerinde saf tuttular. Onların bıraktığı yerden bugün biz devam ediyoruz.
Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı, sadece hukuki bir hak değil, aynı zamanda tüm dünya emekçilerinin savunması gereken tarihsel bir görevdir. Bir halk, kendi ülkesinde özgürce yaşama, çalışma, üretme ve örgütlenme hakkından mahrum bırakılıyorsa, orada sadece bir ulusal sorun değil, aynı zamanda ağır bir sınıfsal baskı da var demektir.
İsrail işgali sadece bir toprak işgali değildir. Bu, aynı zamanda Filistinli emekçilerin çalışma hakkının, sendikal örgütlenmesinin ve toplumsal yaşamının da hedef alınmasıdır. Abluka altındaki Gazze’de insanlar sadece bombalarla değil, açlıkla, işsizlikle, yoksullukla terbiye edilmeye çalışılmaktadır. Tarım alanları, fabrikalar, altyapılar bilinçli olarak yok edilmekte; emekçilerin yaşam damarları kesilmektedir…
…Emperyalizmin Ortadoğu’daki ileri karakolu olan İsrail, bugün sadece Filistin halkını değil, tüm bölgenin barışını tehdit etmektedir. Bu tehdide karşı mücadele, aynı zamanda Türkiye işçi sınıfının da özgürlük mücadelesidir.
Filistin’in özgürlüğü, işgale karşı direnişin meşruluğu ve halkların kardeşliği savunulmadan gerçek bir barış mümkün değildir.
Bu vesileyle Filistin’de yaşamını yitiren tüm sivil halkı, çocukları, işçileri ve direnişçileri saygıyla anıyor; onların mücadelesini selamlıyoruz.
Filistin Halkı Yalnız Değildir!
Filistinli Emekçiler Yalnız Değildir!
Emperyalizm Yenilecek, Direnen Halklar Kazanacak!”
İLGİLİ HABER…