ELNARA’NIN 36 KURSİYERİNDEN YETENEK ŞOV Orhan: Gerçek değerini verdim
Sebahat Orhan, tesadüfen başladığı resim eğitmenliğini "MEK"ler ile geliştirdi. Evindeki atölyede eğittiği kursiyerlerden 36’sı ile sergi açarken sokaktan gelen resim çantasında yazanı uyguladığını belirtip, “Gerçek değerini verdim” dedi
Evli ve dört çocuk annesi, kendi halindeki ev kadını Sebahat Orhan, oğlunun sokakta bulduğu resim malzemeleri ile tesadüfen başladığı resim eğitmenliğini internet, Gebze ve Kocaeli Büyükşehir Belediyeleri’nin meslek edindirme kursları GESMEK ve KOMEK ile KBB Konservatuvarda geliştirdi. Evindeki atölyede eğittiği kursiyerlerden 36’sı ile sergi açarken sokaktan gelen resim çantasında yazanı uyguladığını belirtip, “Gerçek değerini verdim” dedi
İtalyan yazar Susanna Tamara gençliğinde, 1994’te yayımlandığında İtalya’da büyük yankı uyandıran Yüreğinin Götürdüğü Yere Git adlı romanını, 80 yaşındaki bir kadının uzaklara giden genç torununa yazdığı ve hem bir iç döküş, hem de vasiyet sayılabilecek mektuplarından oluşturdu. Değişen gelenekler, altüst olan değerler karşısında hissettiklerini torununa sevgiyle, bilgilikle aktarmak isteyen bu yaşlı kadın, kendi gençliğinde yapmayı göze alamadığı şeyleri yapmasını torununa öğütlerken, “Yapmaya değecek tek yolculuk, içimize yapacağımız yolculuktur. O özgün çağrıya kulak vermeli ve yüreğimizin götürdüğü yere gitmeliyiz” diyor. (kitapyurdu.com)
Kısa bir süre önce Osman Hamdi Bey Kültür Merkezi’nin fuaye salonunda sessiz sedasız bir resim sergisi gerçekleşti. Elnara Sanat Evi’nin bu sergisinde yaşları ekseri 7 – 12 arası, biri 16 yaşında 36 çocuğun çok sayıda eseri, 18-19 Mayıs günlerinde beğeniye sunuldu. Elnara’nın kelime anlamı; Azerbaycan’ın diğer ismi. “Ülkesinin ışığı, odlar yurdu” manasını taşıyor. Sanat evi denilen yer, çocuklara resim eğitimi veren Sebahat Orhan’ın evinin salonundaki altı kişilik bir masa.
Sebahat Orhan’ın öğrencilerinin yer aldığı, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’na denk gelen sergide küçük çocuklar için palyaço, yüz boyama etkinliği, keman resitali gerçekleşti. Hep birlikte türküler söylendi. Şair İsmail Çankaya, çocuklar ile şiir okudu. Yazar ve tiyatro yönetmeni Fatoş Özut Kırtay ağırlandı.
“Kelebekler kendi kanatlarındaki güzellikleri göremezler” sloganı; “Sizleri çocuklarımızdaki güzellikleri görmeye davet ediyoruz” denilerek çağrısı yapılan sergide;
7 yaş grubundan “yedi”
Berlika, Defne Şahin, Demir Işık, Elif Çağra Madranlı, Mehmet Tuğra Saylan, Öykü Şahin, Zeynep Rüya Bozkurt,
8 yaş grubundan “beş”
Derin Işık, Ebrar Sıla Demir, Kumsal Ağaç, Kumsal Damla Kara, Nisan Gökçen Şentürk,
9 yaş grubundan “sekiz”
Asya Baytaroğlu, Defne Doğan, Defne Su Aktaş, Esme Zeynep İlan, Kaan Ali Kefelioğlu, Miray Gökçe, Selcan Duran, Sena Sultan Serçe,
10 yaş grubundan “altı”
Aliberk Tuban, Ayşenur Üzmez, Ece Çınar, Ezgi Aktaş, Nil Arya Cengiz, Zeynep Nimet Kazancı,
11 yaş grubundan “altı”
Ahsen Karslı, Almina Günaydın, Göksu Orhan, Kaan Ali Aktaş, Taylan İnce, Zelal Aksoy,
12 yaş grubundan “üç”
Defne Aydın, Deniz Aydın, Sanem Doğan,
16 yaş grubundan “bir”
Zeynep Betül Çelik adlı kursiyer çocukların eserleri görücüye çıktı.
İLK ABİMİN RESMİNE ÇİÇEK EKLEDİM
Elnarda Sanat Evi’nin kurucusu Sebahat Orhan, serginin ikinci gününün ardından Gebze Emek’in sorularını yanıtladı. Resim tutkusunun çocukluktan geldiğini belirten Orhan, “Ailem bu duyguyu çocukken çok fark etmedi. İlk tablom abimin yaptığı bir boya resmine bulutlar ve çiçekler eklemekle oldu. O zamanki şartlarda resim malzemelerim çok yoktu. Bazen arkadaşlarımın resim malzemelerini kullanır, eksik resimlerini yapardım. Resim malzemelerini kullanmak beni mutlu ediyordu. Resimlerini yapmam da onları mutlu ediyordu” dedi. Orhan macerasını anlatmayı şöyle sürdürdü:
STİLİSTLİKTE, KESMEYİ HİÇ SEVMEDİM
“Ortaokul sonrası, İzmit Kız Meslek Lisesi’ni kazandım. Stilist olmak istiyordum. Ailemin imkân ve şartlarından dolayı Gebze Sarkuysan Anadolu Lisesi’ne başladım. Okul evime çok yakındı. Babam daha güvende okuyacağımı söyledi. Bu esnada beni özel stilistlik kursuna yazdırdı. Harika resimler çiziyor ve tasarlıyordum. Fakat dikmeyi ve kesmeyi çok sevmemiştim. Lise bittiğinde son dönemdeydim. Hayatım için bir karar almak istedim. Sakarya Üniversitesi Tasarım Bölümü’nü seçtim. Kendi istemlerim dışında ani verdiğim kararla evlilik yaptım. 1997’de lise hayatım bitmiş, sekiz kişilik aileye gelin olmuştum. Benim dünyam hep farklıydı. İçimdeki dünyam ile yaşadığım dünya bambaşka idi. Uzun yıllar hiç resim yapmadım. Üç çocuk annesiydim. Yaşadığım depresyondan dolayı bir dönem ellerimi kollarımı kullanamadım.
RESİM ÖĞRENMEYE İNTERNETTEN BAŞLADIM
2006’da internet ve telefonla tanıştım. İnternet sitelerinden resim öğrenmeye başladım. İçimdeki resim hayali bir yanda varken bir yandan birçok şey tasarlayıp üretmeyi seviyordum. 2014-2016 arası GESMEK ve KOMEK’te düzenli olmasa da hobi olarak resim kurslarına gittim. Hayatıma bir şeyler kattım fakat çok düzenli gitmemiştim. Bu esnada 2012 itibariyle dört çocuk annesi, KOAH hastasıydım. Resime ayıracak çok vaktim yoktu. Fakat boş vakitlerimde resim çizmeyi hiç bırakmadım.
Belediyenin verdiği ilanda, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi konservatuvar sınavına girdim. Bir yıl eğitim gördüm. Sevgili hocam Çilem Kesepara’ya bana verdiği eğitim için çok teşekkür ederim.”
BULUNTU MALZEME İLE RESİM DERSİ
Sebahat Orhan, kendisini eğitmenliğe götüren süreci ise şöyle anlattı: “Bu dönemde kursa giderken çocuklara resim dersi de veriyordum zaten. Aslında bu masalın kahramanı bir çocuk ve arkadaşım Sümeyra. Yıllar önce bulup, ‘Belki sahibini buluruz’ dediğim bir resim çantası ve malzemeler vardı. Arkadaşım üç çocuğuna resim dersi vermemi istedi, kabul edip başlamıştım. Fakat elimde resim çizdirecek malzemeleri yoktu. Ben de o gün çocuklara o çantadaki resim malzemelerini vererek başladım. Başkasına ait olduğu için vicdan azabı çekiyordum. Tesadüfen defterin içindeki resim sayfalarından alırken bir resim dikkatimi çekti. Kocaman bir taşı balyozla kıran, alnından ter akan bir figür çalışmıştı. Etkilendim. O anda resmin üzerinde, ‘Eğer bir şey senin elindeyse onun gerçek değerini ver’ yazıyordu. Ben o gün çocuğa söz verdim. ‘Seni bulamasam da söz veriyorum. Bu işin gerçek değerini vereceğim’ dedim ve 46 kişiye ders verdim. Bazıları kurstan ayrıldı. 36 çocuğun resmiyle sergiyi açtım. Bazıları sergiye katılmadı. Sergi davetinde adımı yazmadım onların adının olması için.
Buradan gelen tüm sanatseverlere teşekkür ederim. Hepimize güzel bir anı kaldı. Resimler evimde altı kişilik masada çalışıldı. Salonumda çalıştık. Gebze, Osman Hamdi Bey Kültür Merkezi’nde bu güzel kelebeklerin kanatlarındaki güzelliği göstermeye müsaade ettikleri için ayrıca teşekkür ediyorum. Buradan güzel çocuklarıma, ‘Hayat bir satrançtır. Sabırla oynamanız gerekiyor’ demek istiyorum. Sevgiyle kalın.”
İletişim
@elnara_sanat_evi
- Toplam 2 yorum
HÜMEYRA YILMAZEL 20:41 - 27 Mayıs 2024
Canım benim seni çok çok Tebrik ediyorum başarılarınızın devamını diliyorum Yolunuz Her daim açık olsunSevgilerimle…
M. Asıf Işık 16:09 - 27 Mayıs 2024
"Sanat soylu ruhların meşgalesidir" denilmiş. İnce ruhu, nahif yürekli, bir o kadar da sevgi ve merhametle kaynayan sanatçı arkadaşım açtığı kursla, emek ve eserleriyle yukarıdaki sözü doğrulamıştır. Sanata merakı ve kabiliyeti ile resmetmeye düşkünlüğü büyük, daha büyük ve değerli başarıların yolunu açsın temennisiyle sanatçı arkadaşıma selam ve saygılarımı takdim ediyorum.