
KAMU GÖREVLİSİNE VAR DA BİZE YOK MU? Seyyanen ödeme emekliye de yansıtılmalı
Emekli Memur-Sen Kocaeli İl Temsilcisi Ramazan Karataş, kamu görevlilerine yapılan seyyanen ödemenin emeklilere de yansıtılmasını, çalışan ile emekli arasındaki uçurumun azaltılmasını istedi
Emekli Memur-Sen Kocaeli İl Temsilcisi Ramazan Karataş, emekliler için de seyyanen zam istedi. “Sayın Cumhurbaşkanımızın 6 ay önce söylediği ‘En düşük memur maaşı da 22 bin lirayı bulacak. Memur maaşlarındaki bu artışlar otomatik olarak emeklilerine de yansıyacak’ sözü maalesef hâlâ hayata geçmedi” diyen Seydaoğlu, “Devletimizden beklentimiz; kamu görevlilerine yapılan seyyanen ödemenin emeklilere de yansıtılması, çalışan-emekli arasındaki uçurumun azaltılması, eksikliklerin gidermesi, sesimizin duyulmasıdır” dedi.
BÜYÜK BİR ADALETSİZLİK VAR
Ortada büyük bir adaletsizlik olduğunu kaydedip iki başlıkta sıralayan Başkan Karataş, “Kamu personel sistemi kurgulanırken; kamu hizmetine ya da kamu görevlisine ilişkin bir süreç esas alınmamıştır. Kamu görevlisi gibi emeklisi de
personel sisteminin bir parçasıdır. Mevcut kadro unvanı üzerinden kamu görevlisine yapılan iyileştirmeler, kamu görevlisi emeklisini de etkilemektedir” dedi. Karataş şöyle devam etti:
“Mevcut kadronun ek göstergesi, taban aylığı, gösterge aylığı, kıdem aylığı artarsa emekli kamu görevlisinin de bu unsurların artış oranına göre emekli aylıkları artar. Yani, kadro sadece kamu çalışanına verilmiş bir hak ve menfaat değil, aynı zamanda kamu emeklisini de kapsayacak bir haktır.
Bizler emekli olduğumuzda; öğretmen, hemşire, mühendis, genel müdür, memur emeklisiyiz diyoruz. Çünkü emekli olduğumuz kadro, bizim haklarımızı sadece çalışırken ya da emekli olurken değil, emeklilik sürecimizin tamamında etkiliyor.
EN RAHAT TASARRUF BİZDEN YAPILIYOR
Kamu görevlisinin görev aylığı ve emekli aylığı arasındaki bu orantısız, adaletsiz, hakkaniyetsiz büyük farklılığın nedeni bütçe tasarrufunun en rahat emekliden yapılmasıdır. Sosyal güvenlik gideri de en çok emekliden kısılır. ‘8 bin 77 TL’yi kamu görevlisine verelim, emeklisine sessiz kalalım’ anlayışı maalesef bu yangını körüklüyor.”
EK MALİYET GİBİ GÖSTERİLİYORUZ
Gelişmiş ülkeler emeklilerini el üstünde tutup, haklarını artırmak, hayat standartlarını yükseltmek için düzenleme yaparken bizdeki mevcut durumda;
emeklilerin devletimize yük ve ek maliyet gibi gösterildiğini kaydeden Seydaoğlu, “Sıkılaşma politikaları, mali disiplin hükümleri, tasarruf tedbirleri en çok emeklilerin üzerinde uygulandı ve uygulanmaya da devam ediyor.
Emeklilik, hazineye gider ya da devlete maliyet değil; yıllarca verilen emeğin, sunulan katkının, dökülen alın terinin, eksiksiz yatırılan vergilerin sonucunda elde edilmiş bir haktır.
Hayatımızın geri kalan kısmını; insan onuruna yakışır bir maaş elde ederek,
geçim kaygısı düşünmeden, huzurlu bir şekilde yaşamak kamu işvereninden en doğal beklentimizdir.
HAYALİNİ BİLE KURAMIYORLAR
Kamu görevlileri, bugün emekli oldukları takdirde maaşlarının yüzde 50’den fazla düşeceğini bildikleri için yaşına, yaşlılığına, hastalığına, 10 yılların getirdiği yorgunluğa ve yıpranmışlığa rağmen bırakın emekli olmayı hayalini bile kuramıyor…
Emekliler; ‘Ya emekli aylıklarımız düzeltilsin, ya da kamu görevine tekrar dönüş hakkı verilsin’ diyor. Bizlere, ‘Emekli olup geçim derdi yaşamayı mı yoksa kamu personel sistemini ve personel istihdamını olumsuz etkileyecek şekilde zorunlu emekliliğe kadar çalışmayı mı?’ tercih edeceğimizi bilemediğimiz bir sistem dayatılıyor.
Peki bu işin sosyal maliyeti, adaletsizliği, hakkaniyetsizliğini, emeğin ve alın terinin hakkı düşünülmüş olunsaydı, emekliler ailesiyle, çocuklarıyla, torunlarıyla rahat bir hayat yaşardı. Emekliler hürmet görmeyi beklerken, günlerini hesap yaparak geçiriyor” diye konuştu.
ÇOCUK YARDIMI BİLE KESİLİYOR
Bir diğer önemli hususun çalışırken elde edilen ek ödeme, fazla çalışma, tazminat, hatta eş ve çocuk yardımı gibi birçok gelirden kesintiler olduğunu kaydeden Karataş açıklamasında ayrıca özetle şu görüşlere yer verdi:
Sosyal güvenlik ve emeklilik; bireyin, çalışanın, emek verenin ve alın teri akıtanın adil bir ücret elde etmeyi beklediği en doğal hakkıdır. Sosyal devlet ilkesinin de en temel unsuru bu adalet terazisini doğru kurmaktan geçmektedir.
2024 yılı için asgari ücret yüzde 49,11 artışla, 17 bin 2 TL olarak belirlendi. Aralık ayı enflasyon rakamlarının açıklanması ile işçi, BAĞ-KUR emeklisine yüzde 37,57 memur ve memur emeklisine yüzde 49,25 artış yapılacak.
En düşük memur maaşı (bekar) 30 bin 910 TL iken, en düşük memur emeklisi aylığı 14 bin 700 TL olarak belirlendi. İşçi emeklilerinin aylıklarının ise
bu tutardan çok daha alt seviyelerde olduğu görülmektedir.
Bu artış sonrası en düşük emekli aylığı asgari ücretin dahi altında kalmaktadır.
Asgari ücret; bir ailenin geçinmek için alması gereken en düşük ücreti temsil ederken emekli aylıklarıyla geçim derdini sürdürmek artık imkansız hâle gelmiştir.
Biz, ayrıcalık ya da hakkımız olandan fazlasını istemiyoruz. İnsan onuruna yakışır emekli aylığı almak, bizi etkileyen toplu sözleşme masasını etkilemek,
temsil hakkımızı kullanmak istiyoruz.
Kamu görevlisi emeklileri olarak; emekliler mağdur edilmesin, geçim sıkıntıları giderilsin, örgütlenme beklentileri karşılık bulsun istiyoruz.
Amaç, sosyal güvenliğe dair sorumlulukları azaltmak değil sosyal devlet anlayışıyla gereğini yerine getirmek olmalıdır.
Türkiye, ülkesi için emek verenlere ve devletine gönül verenlere
hesap makinesinin küçük rakamlarıyla hesap yapmayacak kadar büyük bir devlettir.”