
“YAZIYORSAM SEBEBİ VAR!” DEYİP ÖNERDİ Merhametini yitirmiş çağdayız: Çocuklarınızı sevin
22 yıllık yazarlığında 8 ve 9'ncu eserleri bu yıl yayınlanan Eğitimci Yazar Musa Yaşaroğlu son söyleşisini, yine Çayırova’da düzenledi. Yazma sebeplerine de değinip ebeveynleri, “Merhametini yitirmiş çağdayız. Çocuklarınızı sevin” diye uyardı
“Tüm baba ve annelere seslenmeye çalışıyorum, çocuklarınızı sevin. Bu çağın en büyük problemi ilgisizlik, sevgisizlik. Merhametini yitirmiş çağdayız. Çocuklarınızı sarıp sarmalayın çünkü dışarılar çok tehlikeli. Bir çocuğun anne babası tarafından sevilmesi çok önemli, çocuğu toplum içinde öne taşıyor.”
12 YIL SONRA, YİNE ÇAYIROVA’DA
22 yıllık yazarlığında sekiz ve dokuzuncu eserleri; “Mona Roza’nın Hikayesi: Tek Gül” ve Necip Fazıl’a atfettiği “Kaldırımların Emzirdiği Çocuk Şair” adlı eserleri bu yıl yayınlanan Çayırova’nın edebiyattaki değerlerinden, Türk Dil ve Edebiyat Derneği – TDED Gebze Şube Başkanı Eğitimci Yazar Musa Yaşaroğlu son söyleşisini, ilkinde olduğu gibi 12 yıl sonra yine Çayırova’da düzenledi. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’ndeki etkinlikte Musa Yaşaroğlu konuklarını eşi Mehtap, çiftin kızları Mihrima, Miray ve Mevi Yaşaroğlu ile birlikte karşıladı.
DEMİRCİ SUNDU, YAKUTİ BİLGİLENDİRDİ
Sunuculuğunu Türk Dil ve Edebiyat Derneği – TDED Gebze Şube Üyesi Zehra Demirci’nin üstlendiği etkinlikte ilk TDED Gebze Şube Başkan Yardımcısı Hacer Alioğlu Yakuti söz alıp derneğe ve şubeye dair bilgilendirmede bulundu. Yakuti, Gebze’de Sultan Orhan Camii’nin karşısında yer alan şubenin haftanın her günü açık olduğunu; edebiyat söyleşileri, şiir akşamı, sinema akşamları, kitap okuma etkinlikleri ve tahlilleri, yazarlık, etkili hitabet ve diksiyon, ney kursu gibi faaliyetlerin sürdüğünü belirtti. Derneğin kapısının tüm edebiyatseverlere, şiir severlere açık olduğunu kaydedip davette bulundu.
DURSUN VE ÖĞRENCİSİNDEN TÜRKÜ RESİTALİ
Türk Halk Müziği sanatçısı ve eğitmeni Ünal Dursun bağlaması eşliğinde türküler seslendirirken bir türkü de, Dursun’un öğrencilerinden Turgay Emeksiz okudu. İlginin çok yoğun olduğu etkinliği Çayırova Belediye Başkanı ve AKP Çayırova Belediye Başkan adayı Bünyamin Çiftçi ile birlikte AKP Çayırova İlçe Başkanı Erhan Sarıdede, Gelecek Partisi Çayırova İlçe Başkanı İbrahim Fazlıoğlu, CHP Çayırova Kadın Kolları Yönetim Kurulu Üyesi Melek Canıbeyaz Ayas da izledi.
ÇİFTÇİ: BÖYLE ETKİNLİKLER HAKKIMIZ
Çayırova Belediye Başkanı Bünyamin Çiftçi, 2019’da göreve geldiklerinde hedeflerinden birinin Musa Yaşaroğlu’nun imza günü etkinliğinde olduğu gibi insanların keyifle dinleyeceği kültür sanat söyleşilerini başlatmak ve daha iyi noktalara getirmek olduğunu söyledi. Çiftçi, “Çok iyi bir ilçeyiz ama ilçemizde de böyle etkinlikler hakkımız. Eğitim ve sporda olduğu gibi kültürde de çalışmalarımız sürüyor” dedi. Belediye bünyesindeki Türk Halk Müziği korosunun kurucusu ve eğitmeni Ünal Dursun’un da desteğiyle konser, kitap fuarı, söyleşi gibi etkinliklerin bundan sonra da devam etmesini dileyen Çiftçi, Musa Yaşaroğlu’na başarılarının devamını diledi. Yaşaroğlu’nu etkinlikte yalnız bırakmayan tüm katılımcılara teşekkür etti.
EN BÜYÜK KAZANÇ İNSAN BİRİKİMİ
Yazar Musa Yaşaroğlu imza gününde kendisini yalnız bırakmayan ailesi, akrabaları, köylüleri, Bayburtlu öğretmenleri, öğrencileri ve öğretmen arkadaşlarına, tüm siyasilere ve konuklara teşekkür ederek başladığı konuşmasında, “Çayırova kültürel olarak çok ileri boyutta. İlk kitabım 2012’de yayınlandıktan sonra yine Çayırova’da söyleşi düzenlemiştik. Bugün de aynı mutluluğu yaşıyorum. Bir diğer mutluluğum, bu kadar insanı biriktirmiş olmak. Bir insan birçok alanda başarılı olabilir ama en büyük kazanç, insan birikimidir. Hiçbir maddi bedel de o kazancın karşılığı değil. Sizleri kazandığım için çok mutluyum” dedi.
EN ÖNEMLİ ESERİM, ÖĞRENCİLERİM
İlk kitabı yayınlandığında yakın çevresinden insanların, “Para yok bu işlerde. Zahmetli işler. Saçın başın dökülür” gibi yaklaşımlarına atıfta bulunan Yaşaroğlu, “Saçı başı dökme kısmı doğru çıktı. En önemli eserim öğrencilerim, ikincisi kitaplarım. Geride kalan 12 yılda bugün itibariyle dokuz esere ulaştım Allah ömür sağlık fırsat verirse devam edeceğim” diye konuştu. Yazmak gibi bir derdi olduğunu kaydeden Yaşaroğlu şöyle devam etti:
İNSANLIĞIN DİBE VURDUĞU YORGUN BİR ÇAĞDAYIZ
“İnsanlığın dibe vurduğu, merhametin yok olduğu, acıların kaderlerin her geçen gün arttığı yorgun bir çağdayız. Son 10 yılda ülke olarak neler yaşamadık? ‘Darbe (girişimi) olmaz’ dedik, darbe oldu. Korona süreci oldu. Deprem acısı yaşadık, 50-60 bin insanımızı kaybettik. İsrail işgali altındaki Gazze’de insanlığın öldüğü dramı seyrediyoruz, elimizden hiçbir şey gelmiyor. Anne karnından yeni çıkmış 3-5 aylık bebeklerin öldürüldüğünü görüyoruz.
YAZMAK HOBİ DEĞİL, DERT!
Bu kadar acının kötülüğün olduğu dünyada iyiliği büyütmeye, güzel insanlar yetiştirmeye ihtiyaç var. Kötüler çoğalıp iyiler azalırsa, çocuklarımız daha kötü dünya görecekler. Bunlardan sebep kendi çabamla sorumluluk üstleniyor ve yazıyorum. Bu bir hobi değil, dert. Eğer bu derdi edinirseniz yakanızı bırakmıyor. Ben de son nefesime kadar devam edeceğim.”
ASIL HİKÂYEM: İNSAN
Yeni çalışmalarının da sürdüğünü ve asıl hikâyesinin insan olduğunu kaydeden Yaşaroğlu, 2021’de yayınladığı “Mukaddes Yükün Hamalı”nın 19 hikâyeden oluştuğunu, o hikâyelerde yer alan karakterlerden bir kaçının an itibariyle salonda da yer aldığını belirtip şunları kaydetti:
“Okulun bahçevanını, müdürü, yemek yapan ablayı, bizim sokağı temizleyen temizlik işçisini yazdım. 60 yaşlarında, sakallı bir işçiydi. ‘Dinlenme molam var ama namazları kaçırmamak adına orada kullanıyor, işimi savsaklamıyorum’ dedi. Facebook’tan bir fotoğrafını paylaştım. Belediyeye ulaştı galiba. Çok mutlu olmuştu. Bir süre sonra, ‘Bir fotoğraf daha çekelim. İşimizi sağlama alalım’ dedi. Böyle güzellikler varken, bir çocuğa çalışmanın, alınterinin, dürüstlüğün, çalmadan çırpmadan kazanmanın kıymetini ve değerini daha nasıl anlatırsınız?”
ÖĞRETMEN ELANUR, AVUKAT YASEMİN DE BURADA
Etkinliği izleyenler arasında günümüzde öğretmen olan Elanur ile savcılık sınavını da kazanan Avukat Yasemin’in de yer aldığını belirten Yaşaroğlu, “Öğrencilerime ve gençlerime lisanı dil, lisanı hal ile anlatıyor ve diyorum ki, hayat hızla ilerliyor. Her birimiz her gün biraz daha büyüyoruz. Avukat Yasemin’i gördüm ve kendisine, kendisiyle gurur duyduğumu söyledim. Savcılık sınavını kazanmış. Bu benim için büyük onur ve mutluluk çünkü üzerinde ciddi emek harcamıştım ve bugün benim için karşılığını görmüş olmaktan büyük mutluluk yok” dedi.
Yaşaroğlu, “Gençlerimiz bir duruş kazanma ve şahsiyet edinmenin her türlü maddeden ve maddiyattan daha değerli olduğunu bilmeli. Günümüz itibariyle manaya ihtiyacımız var çünkü her geçen gün ölen ruh yorgunluğundayız” diye konuştu.
İLK KİTABIMI, BABAMDAN SEBEP YAZDIM
Böylesi bir ortamda öğretmenler ve ailelerin yapması gerekenlere kendinden örnekle değinen Yaşaroğlu şöyle devam etti: “Yedi çocuklu ailenin, altıncısıyım. Rahmetli babam inşaat işçisiydi. Öldüğünde bize maddi olarak hiçbir şey bırakmadı ama bir duruş, karakter ve onur bıraktı. Abilerimle beraber o onuru taşımaya çalışıyoruz. Allah ömür verirse de o duruştan taviz vermeyeceğiz. İlk kitabımda (Küçük Harfler – Bir Tutam Hikâye / 2002) babamı anlattım, yazmama da babam sebep oldu.
Tüm baba ve annelere seslenmeye çalışıyorum, çocuklarınızı sevin. Bu çağın en büyük problemi ilgisizlik, sevgisizlik. Merhametini yitirmiş çağdayız. Çocuklarınızı sarıp sarmalayın çünkü dışarılar çok tehlikeli. Bir çocuğun anne babası tarafından sevilmesi çok önemli, çocuğu toplum içinde öne taşıyor.
YAŞAMIMIZLA ÖRNEK OLACAĞIZ
Bu süreçler devam ediyor, hayat döngüsü sürüyor. Gençlerimize yetişmek zorundayız, onlar zor bir çağın çocukları. Öğretmenleri ve ebeveynleri olarak bilgi açısından çocuklarımızın çok gerisindeyiz. Bilgisayar, telefon, tablet kullanımında bizden çok ilerideler. Anne babaları olarak onlara, yaşam biçimimizle örnek olacağız. Onlara doğruyu anlatma yollarından biri de kitaplar.
‘Niye kitap yazıyoruz derdimiz ne?’, çünkü okunmak istiyoruz. Birçok okuldan söyleşi için davet alıyorum. Kitap maliyetini öğrenip, kitap alamayacaklarını söyleyen okullarda da davetlere, elbette gidiyordum. Ben öğrencilere, Akif’i anlatıyorum. Çölde bir kum tanesi aramanın peşindeyim ama bundan vazgeçmeyeceğiz. Çocuklarımızın bir süre kötülükle ve kötü örnekle karşılaştığı bu çağda elbette Akif’i örnek gösterecek; Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç’u anlatacağız.
İŞİMİZE DEĞİL, İÇİMİZE BAKIN
Uzmanlar, kütüphane olan evlerde yetişen çocukların akranlarından üç yıl öne geçtiğini söylüyor. Evinizde kütüphaneniz yoksa bir an önce kurun. Şair Yazar Cahit Zarifoğlu’nun deyimiyle; işimize değil içimize bakın. İşlerimiz bir şekilde gidiyor, kimse dünden fakir değil. Arabalarımız, evlerimiz, elbette zorluklarımız da var ama ekonomik yoksulluklarımızı sayarken, manevi yoksulluklarımızı saymıyoruz. Günümüzde ahlak ve dürüstlük önemli değilse, yolsuzluklar önemli değilse, ne önemli o zaman? Bugün Çayırova’daki binalara bakın. O binaları zamanında yapanların yarısı bugün yok, yarın biz de olmayacağız: Sonuç sıfır. Öyleyse, önce kendimizden başlayalım.
İNSANI DÜZELTTİM, DÜNYA DÜZELDİ
Yorgun bir baba eve geldiğinde, kendisiyle oynamak isteyen çocuğuna en az yarım saat oyalanır diye bir dünya resmini parçalayıp veriyor ve birleştirip geçirmesini istiyor. Çocuk beş dakika sonra getirdiğinde, ne ara yaptığını sorduğunda çocuk, ‘Dünya resminin arkasında insan resmi vardı. İnsanı düzelttim, dünya düzeldi’ diyor. Tüm meselemiz insanı düzeltmek. Bunun için yol yürümeye, insan için mücadeleye devam edeceğiz. Hazreti Peygamber, yapmadığı hiçbir şeyi ashabına söylemedi. Bugün bizler yapmadıklarımızın hepsini söylüyoruz. Lütfen işimize değil, içimize bakalım.”
Etkinlik, Musa Yaşaroğlu’nun kitaplarını imzalaması ile sona erdi.